: Bir yabancının, başka bir ülkede suç işlemesi halinde uygulanacak olan prosedürler her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Türkiye’de yabancılar hakkında ceza yargılaması yapılırken ‘mülkilik ilkesi’ benimsenmiştir. Mülkiik ilkesi, suçu işleyenin ve suçtan zarar görenin vatandaşlığına bakılmaksızın, ülkesinde suç işlenen devletin ceza kanunlarını uygulamasını ifade etmektedir. Bir başka ifadeyle, ceza kanunlarının uygulanmasının devletin ülkesiyle sınırlı olması anlamına gelir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 8. maddesinde ‘yer bakımından uygulama’ başlığı altında Türkiye’de işlenen suçlar hakkında uygulanacak prosedürlerin bir kısmı düzenlenmiştir. ;Aslında bu madde, bir bakıma mülkilik ilkesinin bir uygulama alanı olmuştur. Bu maddeye göre Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanacaktır. Bir suçun Türkiye’de işlenmiş sayılması için Türk hava ve kara sahalarında, karasularında ve Türk savaş hava ve deniz araçlarında işlenmesi gerekir. Ayrıca Türk bayrağını taşıyan hava ve deniz araçları da nerede olurlarsa olsunlar, buralarda işlenmiş suçlarda Türkiye’de işlenmiş sayılır. Bu hususlara ek olarak, Türkiye’nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda ya da bunlara karşı bir suç işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır. Son olarak suçun neticesi Türkiye’de gerçekleşmişse o suç Türkiye’de işlenmiş sayılacaktır. Yani suçun işlenmeye nerede başlandığının değil, nerede son bulduğunun ve neticeye vardığının bir önemi vardır. Yabancıların Türkiye’de suç işlemesi hususunun bahsedildiği diğer bir yer de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 12. maddesidir. Bu maddeye göre 13. Maddede yazılı olan suçlar dışında Türk kanunlarına göre alt sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçun Türkiye aleyhine bir yabancı tarafından işlenmesi ya da yabancının Türkiye’de bulunması halinde, Adalet Bakanı’nın da istemi üzerine Türk kanunlarına göre yargılama yapılacaktır. Bu kapsama giren suçtan ötürü yabancı mahkemece mahkum edilmiş veya herhangi bir sebepten ötürü cezası veya davası düşen ya da beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında, Adalet Bakanı’nın istemi üzerine Türkiye’de yeniden yargılama yapılabilir. Bu düzenlemenin tek istisnası ise, rüşvet ve nüfuz ticareti suçlarının işlenmesidir. Bu suçlar işlendiğinde Adalet Bakanı’nın istemi aranmaksızın yargılama yapılır. Eğer işlenen suç; bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişisinin aleyhine işlenmişse ve fail Türkiye’de ise, işlenen suç hakkında yabancı ülkede bir hüküm verilmemiş olması şartı da gözetilerek fail Türk kanunlarına göre cezalandırılabilir. Bu cezalandırma, zarar görenin şikayetine bağlıdır. Zarar gören kişi yabancı ise failin cezalandırılması belirli şartlara bağlıdır. Buna göre suçun, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az 3 yıl olan hapis cezasını gerektirmelidir ve suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması ya da geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti tarafından kabul edilmemiş olması gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin haricinde bir de ‘suçluların iadesi kurumu’ vardır. Bu oluşum, suçluların suçu işlediği devletten başka bir ülkeye kaçıp sığınması halinde, sığındığı ülke ve suçu işlediği ülke arasında bir yardımlaşma ile cezalandırılması için suçu işlediği ülkeye iade edilmesidir. Suçluların iadesi konusunda hem ulusal hem de uluslararası düzenlemeler bulunmaktadır. Uygulamada kolaylık olması için bu düzenlemelerin birbirini tamamlar nitelikte olması gereklidir ancak aralarında bir ihtilaf söz konusu olursa uluslararası antlaşmalar uygulanabilir olacaktır. Suçluların iadesi hakkında Türkiye ile sözleşme imzalayanlara ABD, Arap devletleri ve Avrupa ülkeleri örnek gösterilebilir. Sonuç olarak, yabancıların Türkiye’de suç işlemesi halinde uygulanacak birden fazla prosedür bulunmaktadır. Ele aldığım konu olan yabancıların Türkiye’de suç işlemesi halinde uygulanacak prosedürler ile ilgili bazı Yargıtay kararları aşağıda bulunmaktadır: T.C. YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ E. 2014/3756 K. 2018/3603 T. 18.4.2018 Sanığın Almanya Bremen Eyalet Mahkemesi\'nin kararı ile hapis cezasına mahkûm edildiği ve kararın kesinleştiği; sabit olan fiilinin \"yurt dışında uyuşturucu madde ticareti yapma\" suçunu oluşturduğu, yurt dışında işlenen uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dolayı Türkiye\'de yargılama yapılabilmesi için yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerektiği, hüküm verilmiş ise aynı suçtan Türkiye\'de yeniden kovuşturma yapılamayacağı.... Y.1. CEZA DAİRESİ E. 2014/3609, K.2015/2831 “...Eksiklikler giderildikten sonra, 5237 sayılı TCK.nın 11 ve 19. maddelerindeki düzenleme ve bu düzenleme paralelindeki Dairemiz ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik içtihatları dikkate alınarak, TCK.nın 19. maddesi uyarınca tatbiki gereken lehteki yasanın saptanmasında öngörülen kural, Türk Kanununda bulunup yabancı ülke kanunundaki cezaya en yakın cezanın tespit edilip lehe olan esas alınarak uygulama yapılması gerektiği yolunda olup, Türk ve yabancı kanun karşılaştırılmasında kanunların kül halinde ele alınmasını zorunlu kıldığı, yabancı ülkede suç işleyip mahkum edilmediği anlaşılan ve Türkiye`de yargılanan failler hakkında münhasıran Türk Ceza Kanununun uygulanacağı ve suçun işlendiği yerdeki kanunun öngördüğü cezadan daha fazla ceza ile mahkum edilemeyeceği, lehe yasanın nazara alınması esasının yabancı kanunun milli kanunun yerine geçerek uygulanması biçiminde yorumlanamayacağı, bu doğrultuda TCK.nın ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerine göre tespit edilecek sonuç cezanın aynı nedenleri içeren yabancı yasanın uygulanması halinde belirlenecek cezasından fazla olamayacağı ve lehteki yasada öngörülen cezadan TCK.nın da öngörülen cezaya en yakın olan cezanın benimsenmesi suretiyle ceza tayini gerektiği halde, sanık hakkında söz konusu kanunun denetime imkan verecek karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması…” Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2016/12820 Esas, 2017/3447 Karar sayılı ve 26.04.2017 tarihli karar “Yurt dışında Türk vatandaşının aleyhine hakaret ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını işlediği iddia olunan yabancı uyruklu şüphelinin Türkiye’de bulunmaması karşısında şüpheli hakkında Türkiye’de yargılama yapılması için gerekli koşullar gerçekleşmemiştir\"